Oğuz Atay okuru, oyunun sahnelenmesi sırasında yapılan yanlış yorumlara karşı hoşgörülü değildir; metindeki Oğuz Atay tadını sahneye geçiremediğini düşündüğü uygulamalara karşı acımasız bir dil kullanır: "Hani Türk tiyatrosunda berbat ve anlayışsızca sahnelenmesi kural haline gelmiş 'Oyunlarla Yaşayanlar'ın öncekilere rahmet okutan, en son ve en cahil, en kaba, en berbat örneği... Hani kiç'in daniskası... Kazmalığın başyapıtı," diyordur yazar, Macit Koper'in yönettiği oyunla ilgili olarak.
Yukarıdaki satırları, Yıldız Ecevit'in "Ben Buradayım... / Oğuz Atay'ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası" (İletişim Yayınları, 4. Baskı. İstanbul 2009) başlıklı kitabının 445. sayfasından aktardım. Yıldız Ecevit, alıntı yapacak kadar önemli bulduğu halde, reklam etmek istemediği isimlerin adını metnin içinde geçirmeyerek, onların adının kitabın indeksinde çıkmasını engellemiş. Ama en sade suya tirit alıntıların sahibi olsalar bile, reklam etmekte sakınca bulmadığı meşhur isimlerin adını ise, metnin içinde mutlaka anmış. Örneğin, aynı sayfada şöyle demiş:
"Özdemir Nutku, 'bu oyun, son on yıl içinde yazılmış tiyatro yapıtlarının en önemlilerinden biridir,' diyordur."
Yukarıdaki başlıkta okuduğunuz (orijinal bir fikir içeren) keskin ve enteresan ifadeleri, Ecevit, Coşkun Büktel'in "Yönetmen Tiyatrosu'na Karşı" adlı eserinden alıntılamış ama metnin içinde Coşkun Büktel'in adını anmayarak, o sözleri "oyunun sahnelenmesi sırasında yapılan yanlış yorumlara karşı hoşgörülü değildir" dediği "1984 sonrası ortaya çıkan sadık ve coşkulu Oğuz Atay okuru" diye tanımladığı birilerine mal ederek genelleştirmiş.
Sayın Ecevit, tamamen bana özel o değerlendirme ve ifadeler, asla genele mal edilemez. Ben, Oğuz Atay sahnelemelerinin tümünü suçlayan "Hani Türk tiyatrosunda berbat ve anlayışsızca sahnelenmesi kural haline gelmiş 'Oyunlarla Yaşayanlar'ın öncekilere rahmet okutan, en son ve en cahil, en kaba, en berbat örneği... " gibi cesur, radikal ve meydan okuyan bir cümle kurabilmiş bir tek Oğuz Atay okuru görmedim hayatımda... Benim adımı anmayarak ve sözlerimi genele mal ederek, getirdiğim eleştiriyi sıradanlaştırmaya hakkınız yoktu. Bunu kasten yapıp yapmadığınızı kesinlikle bilemem ama yaptığınız şey, bilimsellikle asla ve kesinlikle bağdaşmıyor.
Yıldız Ecevit, metnin içinde adını anmadan alıntıladığı için indekse de adını yazdırmadığı Büktel'in adını, yalnızca aynı sayfanın dipnotları arasında şöyle belirtmiş:
17 Coşkun Büktel, "'Yönetmen Tiyatrosu'na Karşı", Kaknüs Yayınları, İstanbul 2001, s. 98-99.
Adımı indekste göremediğim için, ilk baskısı 2005'te yapılan kitaptaki bu bilim dışı haksızlığı ancak birkaç gün önce fark ettim.
Sayın profesör Yıldız Ecevit'in İletişim Yayınları'nda çıkan bilimdışı kitabında, acaba İletişim'in Oğuz Atay'ın "Günce"sini sansürlü olarak yayınlamış olması eleştiriliyor olabilir mi? Hiç olabilir mi!! Tabii ki, olamaz. Kitap, 2005'te çıktığına göre, Ecevit, Oğuz Atay'a İletişim sansürü üstüne Büktel'in yazdığı yazıları görmemiş olabilirdi ama o konuda Mustafa Dağıstanlı'nın 1988'de Gergedan dergisinde yayınladığı yazıyı görmemiş olamazdı. İndekse baktım: Mustafa Dağıstanlı'nın da adı yok! Bilim ahlakıyla zerre kadar ilgisi olmayan bu insanları profesör yapanları bir elime geçirsem!... Ne mi yapardım? Zevkle teşhir ederdim.
İşte, İletişim'in Oğuz Atay sansürüne dair Mustafa Dağıstanlı'nın (bilim dışı profesör Yıldız Ecevit tarafından görmezden gelinen) yazısının linki: http://www.coskunbuktel.com/malpdaoguzatay.htm
ve
Coşkun Büktel'in, ESKİ KARISI PAKİZE ATAY (PAKİZE BARIŞTA) VE İLETİŞİM YAYINEVİ, OĞUZ ATAY'IN "GÜNLÜK"ÜNÜ KENDİ ÇIKARLARINA NASIL UYARLADILAR? başlıklı yazısının linki: http://www.coskunbuktel.com/bukteloguzpakizeatay.htm
Coşkun Büktel
4 Ağustos 2011